Karadenizli çiftçiler, geçmişte birçok tarım ürününü yetiştirebilecek çeşitliliğe sahipken, bugün geldiğimiz noktada yalnızca sebze ve fındık üretimi ile geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Mısır, buğday, arpa, yulaf, tütün ve şeker pancarı gibi ürünlerin yerini artık yalnızca birkaç seçenek aldı. Ancak bu dar seçenekler çiftçinin yükünü azaltmadı, tam tersine daha da artırdı.
Sebze yetiştiriciliği Karadeniz’in yoğun yağışlı ikliminde bol su gerektirse de, yüksek oranda iş gücü ve zaman isteyen zahmetli bir üretim alanı. Fındık ise bölge halkının en temel geçim kaynağı hâline gelmiş durumda. Ancak fındık üretimi de artık eskisi kadar kolay ve kazançlı değil. Son yıllarda fındık bahçelerine dadanan ve üreticilerin korkulu rüyası hâline gelen Kahverengi Kokarca (Halyomorpha halys) adlı böcek, ürünlerde büyük zararlara yol açıyor.
Uzmanlara göre, bu zararlı böcekle mücadele edebilmek için fındık bahçelerinin sezon boyunca en az 3-4 kez ilaçlanması gerekiyor. Bu da çiftçiye hem maddi yük hem de ek iş gücü anlamına geliyor. Kokarca ile mücadele masrafına ek olarak, fındığın toplanması, kurutulması, patosa verilerek dövülmesi ve çuvallanması gibi süreçler de ciddi maliyetler ve emek gerektiriyor.
Tüm bu emek ve maliyete rağmen üreticiler, kendi yetiştirdikleri ürünün fiyatını belirleyemiyor. Fındık fiyatları genellikle ihracatçı firmaların yönlendirmesiyle, uluslararası piyasa koşullarına göre belirleniyor. Bu durumda üreticiye yalnızca birkaç kuruş kalıyor. Bazı yıllar maliyetin bile altında fiyatlarla karşılaşan üretici, borçla üretim yapar hâle geldi.
Karadenizli çiftçiler, hükümetin açıklayacağı 2025 yılı fındık alım fiyatının en az 250-300 TL/kg aralığında olması gerektiğini dile getiriyor. Aksi takdirde, çiftçinin bu kadar masrafa ve emeğe rağmen ayakta kalabilmesi mümkün görünmüyor.
Fındık üreticileri, emeğinin karşılığını almak ve tarımdan kopmamak için destek bekliyor. Aksi hâlde Karadeniz’in yüzyıllardır süregelen fındık üretimi geleneği büyük bir darbe alabilir.