İkinci Dünya Harbinden sonra, gördüklerinden ve yaşadıklarından dolayı, insanlığın demokrasi talebi arttı, gelişmekte olan ülkelerde iktisadi ve sosyal kalkınma ön plana çıktı.
Dikta rejimde yaşayan ülkeler içinde ekonomide Çin, parti diktası olduğu halde, kurumsal devlet yapısına sahip olduğu için, bir atlama yaptı ve fakat halen kalkınmış bir ülke değildir. Otokrasi ile yönetilen ve petrol geliri olan ülkelerde, bu gelir halka yansıtılmıyor. Dikta rejimler içinde gelişmiş ülke yoktur, tamamı az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkedir.
Demokrasinin düşmesi, yalnızca özgürlüğün kısıtlanması ile sınırlı kalmıyor, aynı zamanda halkın yoksullaşmasına da neden oluyor. Demokrasi olmadan, iktisadi ve sosyal kalkınma mümkün değildir. Çünkü;
1. Demokrasilerde refah talebi artar.
Demokrasilerde halk siyasi tercihlerini kullanarak kalıcı ekonomik istikrar ve daha yüksek refah talebi, daha iyi yaşam koşulları, sosyal güvenlik hakları, daha iyi eğitim ve sağlık hizmetleri talep edebiliyor.
2. Gelir dağılımı düzelir, yoksulluk azalır.
Demokrasilerde, kamu kaynaklarının siyasi çizgide kullanılmasına ve gelir dağılımındaki bozulmaya karşı daha fazla tepki oluşur. Siyasi partiler programlarına daha eşitlikçi politikalar koymak zorunda kalır.
3. Demokrasilerde kurumsal yapı oluşur. Denetimi artar.
Kurumsal devlet, bağımsız yargı ve eğitim gibi kurumlar, bir ülkede aynı zamanda iktisadi ve sosyal kalkınmanın da altyapısıdır.
Avrupa Birliği’nin temel ilkeleri için de, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma öncelikli yer alır.
Demokratik sistemlerde, siyasi süreçte halk denetim yapar. Demokratik süreçler, bireylerin karar alma süreçlerine katılımını artırır. Hükümetler kamu kaynaklarını daha etkin kullanmak zorunda kalırlar. Kamuda hesap verebilirlik artar, yolsuzluk azalır.
Eğitim İslam ülkelerinde dini ideolojik eksenli, sosyalist ülkelerde komünizm eksenli olmuştur. Demokrasilerde çağdaş eğitim ülke ihtiyaçlarına göre, teknoloji alanında daha etkili eğitim planlaması yapılır. Kalkınmayı hızlandıracak beşeri yatırım sermayesi oluşur.
4. Demokrasi ve bağımsız yargı mülkiyet güvencesi sağlar.
Demokratik rejimlerde girişimcilik ve risk alma özgürlüğü, mülkiyet hakkının etkin bir hukuk düzeniyle güvence altına alınması, üretim faktörlerinin serbest dolaşımına ve kullanımına imkân tanıyan hukuki ve sosyal bir yapının tesisi, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile haberleşme özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması, bireylerin yaşamlarını ve refah düzeylerini rasyonel ve etkin bir biçimde planlayabilmelerinin temel koşullarını oluşturur. Bu bağlamda, devletin ve siyasi iktidarların iktisadi faktörler ve üretim faktörleri karşısında tarafsızlığını muhafaza etmesi, ekonomik ve toplumsal düzenin sürdürülebilirliği açısından hayati bir önem arz etmektedir. Kaldı ki demokrasiler yatırım için güven ortamı yaratır. Geleceğe ilişkin belirsizlikleri azaltır.
Eğer gelişmekte olan ülkelerde hibrit demokrasiler yanında, denetim ve şeffaflık yoksa, yolsuzluk ve yeraltı ekonomisi genişse, güven sorunu yaşanıyorsa kalkınma olasılığı yoktur. Çünkü böyle ülkelerde kaynaklar etkin kullanılmaz. Otokrasiyi sürdürmek için kullanılır. Piyasada şeffaflık ve rekabet yoktur, haksız rekabet vardır. Ekonomik ve sosyal istikrarı bozar.
Yolsuzluk, yalnızca ulusal ekonomilere değil, aynı zamanda küresel düzeyde toplumsal refaha da ciddi maliyetler yüklediğinden, bu olguya karşı mücadele amacıyla çeşitli sivil toplum örgütleri ile uluslararası kurum ve kuruluşlar faaliyet göstermektedir.
5. Sosyal barış oluşur.
Demokrasi, aynı zamanda toplumda radikal ve aşırı ideolojik çizgilerin törpülenmesine imkân sağlar. Siyasi ve sosyal gerilimi azaltır. Toplumda fikir tartışması, rasyonel çözüm yolu bulmanın imkânlarını yaratır. Toplum içindeki çatışmaları azaltır. Sosyal barış, ekonomik faaliyetlerin istikrarlı bir ortamda sürdürülmesine yardımcı olur.
Dünyada kusurlu demokrasilerde, popülizme kananlar, kısa vadeli çıkarlara odaklananlar iyi bilmelidir ki, demokrasi bir defa elden çıkarsa yeniden kazanmak çok zor olur. Toplumların refahı düşer ve insanlar kısa vadede aldıklarını orta ve uzun vadede fazlasıyla öderler..