Yaşamın her alanında geçerli olan ama en çok siyasette vücut bulan bir söz vardır:
Bir kişiye ancak kendisi zarar verebilir!
CHP’nin yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğu, son günlerde yaptığı açıklamalarla bizde bu sözü çağrıştırdı. Elbette Kemal Bey’in farklı bakışı olabilir, ona da saygı duymak gerekir. Ancak bizdeki çağrışımda yalnız olmadığımızı vurgulayalım.
Kılıçdaroğlu 13 yıllık genel başkanlığında başta CHP’nin daha geniş tabandan oy alması olmak üzere pek çok açılımı gerçekleştirdi. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde elde edilen başarıda payı büyük.
4-5 Kasım 2023’teki 38. olağan kurultayda Özgür Özel’le girdiği yarışı kıl payı kaybetmesi, beklediği durum değildi. O günlerde kurultaydan çok kurultay sonrasında devam edecek genel başkanlığında yapacaklarına kafa yoruyordu. Ancak kaybetmek de demokrasiye dahil!
***
Bugün bunları anımsamak yerine, iktidarın CHP’ye ve CHP’li belediyelere yönelik çok yönlü saldırısında Kılıçdaroğlu’nun duruşunu yazmak isterdik.
Bunun yerine CHP’nin 38. olağan ve 21. olağanüstü kurultaylarının iptaline ilişkin davaların birleştirilmesiyle oluşan 30 Haziran duruşması konuşuluyor.
Mahkeme bir çuval dava oluşturup tüm iddiaları tek dosyada topladı. Dosyanın özü şu:
Şüpheli: CHP’nin bugünkü yönetimi.
Mağdur: CHP’nin bir önceki yönetimi.
Sözümüz mahkemeden dışarı, davanın siyasi hâkimi de iktidar!
Bu tabloya bakan kişi, dosyanın içine bile bakmaz, davanın CHP’yi içeriden böleceği yorumunu rahatlıkla yapabilir.
Kılıçdaroğlu istese de istemese de gelinen noktaya isyan etse de davanın bir kefesine kondu. Kılıçdaroğlu’nu o kefeden sadece bir kişi çıkarabilir:
Kendisi!
Bu yazı dahil, kim ne dese boştur!
30 Haziran’daki olasılıklardan biri kurultayların iptal edilmesi. Bu kararın çıkması halinde, “Artık hak yerini buldu, CHP bundan sonra kendi iç düzenini kursun” mu denecek? Kesinlikle hayır. CHP’yi siyasetin dışına itmek için önemli bir kazanım elde edildiği düşünülecek ve derinleştirilecek. Sonra gelsin, İBB’deki gibi “CHP içine birinci dalga, ikinci dalga”!
CHP’nin bütün birleştirici gücünü kullanarak yargıyla açılmak istenen bu yaraya izin vermemesi gerekiyor.
Yok mu bir aklıselim?
***
Yazı aramızda köşe yazarlığımızın ilk yılları “solda birlik” gelişmeleri, çatlamaları, dağılmaları, buluşmaları, platformlarıyla geçti. Solda üç partinin birbiriyle yarıştığı 1980’ler, 1990’lar yaşadık.
Şimdi CHP, bu karanlık gidişin hem en büyük hedefi hem en büyük alternatifi!
Devlet partileşti, kurumlar partileşti, milleti kucaklayabilecek başlıca cumhuriyet gücü olarak CHP kaldı.
İBB operasyonlarının adı yolsuzluğu bitirmek değil, solsuzluğu getirmek.
Terörsüz Türkiye hedefi iki kanatlı:
Bir kanadı Erdoğan’ın sonsuz seçilmesi, öteki kanadı CHP’siz Türkiye!
Sevgili Kemal Bey,
Lütfen Kılıçdaroğlu’nu koruyun...
Kurultay sürecinde yüzde yüz haklı olsanız bile, şu aşamada haklı kalın... Siyaset uzun soluklu!
Tümüyle doğru yerde durduğunuzu düşünseniz bile, bazen doğruyu da korumak gerekir. Olmadık kullanımlara izin vermeyin.
Bugün CHP genel başkanı gibi durmanız gerekir!
CHP, bir bütün olarak karanlığı yarma yolunda ilerliyor. Bunun yerine CHP yarılırsa, altında Türkiye kalır!
Ne olursa olsun, noktayı karamsar koymak istemiyoruz.
Kemal Bey, Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin iktidar yolculuğuna katın