Nadir Toprak Elementleri ifadesi, bu elementlerin dünyada nadir bulunduğu anlamında değil, arz yüzeyinden çıkarılarak elde edilmesi, ayrıştırılması ve kullanılır element haline getirilmesinin zorluğundan ve bu elementlerin de enerji dönüşümü, silah sanayii, elektronik ve sağlık teknolojileri alanlarında, rüzgar türbinleri, elektrikli araç motorları, enerji depolama sistemleri, akıllı telefonlar, lazer sistemleri, savaş uçakları ve kalıcı mıknatıslar gibi daha birçok hem sivil, hem de askeri alanda geniş bir yelpazede kullanılan ve kritik rol oynayan elementler olmasından kaynaklanmaktadır.
Çin hem rezerv hem de üretilmiş değer olarak tekel durumundadır. Nadir elementlerin %70’i Çin’de üretildiğinden, başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri, Çin’in bu tekelini kırmak için yeni arayışlara girmişlerdir.
Özellikle Trump’ın başlattığı Ticaret Savaşlarında Çin, ABD’nin Gümrük vergilerini arttırma gibi uygulamaları karşısında elindeki bu kozu etkin bir şekilde kullanma düşüncesindedir.
Çin’in karşı atağı
Çin, elindeki bu kozun üretim teknolojilerine ilişkin; çıkarılması, eritme, ayırma işlemleri, mıknatıs malzemelerinin imalatı ile bu elementlerinin başka üretimler için kaynak olarak kullanımı ve geri dönüşümüyle bağlantılı teknolojilerin ihracatına kısıtlamalar getirmiştir.
Ayrıca nadir toprak elementlerinin işlendiği tesislerde montaj hatlarının kurulması, tamir, hata giderme, bakım ve güncelleme işlemlerine ilişkin teknolojilerin transferini de kontrol kapsamına almış, Çin'de üretilen nadir toprak elementlerini ihraç eden yabancı şirketlerin, sivil ve askeri ikili kullanıma sahip ürünlerin ihracatı için Ticaret Bakanlığından lisans alma zorunluluğu da getirmiştir.
Diğer taraftan, Çin'den ithal edilen ürünleri ve teknolojileri kullanan yurt dışındaki üreticilerin de aynı kısıtlamalara tabi tutulacağı belirtilmiştir.
Bu tedbirlerin, nadir elementlerin askeri alanlarda da kullanılması ve bunların diğer ülkelere de transferinin mümkün olmasından ve bunun da Çin’in ulusal güvenliğine ve çıkarlarına tehdit olma potansiyeli taşımasından dolayı alındığını da açıklamıştır.
Üretimde işbirliği girişimleri
Rusya dahi nadir toprak elementlerine sahip olmasına rağmen, üretimde Çin’in sahip olduğu teknolojiye ulaşamadığından onunla işbirliği yapmak için girişimlerde bulunmuş, ancak bu konuda uzlaşma sağlanamamış, hatta ABD’yle dahi işbirliği yapaya hazır olduğunu da ifade etmiştir.
Bu kapsam da Türkiye de Ekim 2024’te bu konuda Çin ile bir mutabakat zaptı imzalamış ancak teknoloji transferi konusunda uzlaşma sağlanamamıştır. Bu konuda Çin, çıkarılan cevherin Çin’de işlenmesi şartını koşarken, Türkiye yerli rafineri ve teknoloji geliştirme hakkından vazgeçmeyeceğinde ısrar etmiştir.
Çin kadar teknolojiye sahip olmamasına rağmen Rusya ile yapılan temaslardan da sonuç alınamamış, bu durum, Türkiye’nin işbirliğini ABD ve diğer Batılı ortaklarla sürdürme yoluna gitmesine yol açmıştır.
Eskişehir Beylikova çalışmaları
Türkiye, keşfi yapılan ve Beylikova’da bulunduğu tespit edilen zengin nadir toprak elementleri için bir rafineri kurmayı planlamış, bu kapsamda Kanada ve İsviçre’yle fizibilite çalışmaları yürütmüştür. Projenin uluslararası standartlara uyum sağlaması için Avusturalya Jeobilimciler Enstitüsüne başvuru hazırlığı içindedir. Sağlanacak sertifikasyon, rezervin büyüklüğünü ve yatırım değerini belirleyecektir.
Eylül 2024’te de Türkiye, ABD ve AB’nin öncülük ettiği Kritik Mineraller Tedarik Zinciri Ortaklığı’na katılmıştır. Aynı dönemde Çin’in liderlik ettiği BRICS grubuna katılmasıyla da Çin sermayesi, Türkiye’deki elektrikli araç üretimi projelerine yatırım yapmıştır.
ABD ile yapılacak işbirliği sonucunda olası anlaşmada sadece cevherin çıkarılmasının değil, aynı zamanda işlenmesi ve yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesini de kapsayacağı, ayrıca teknoloji transferi ve yerli üretim şartlarını da içereceğinin hedeflendiği ilgililerce ifade edilmiştir.
25 Eylül 2025’de Washington’daki Türkiye-ABD liderler görüşmesini müteakip, görüşmede Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri konusunun da konuşulduğu söylenmiş ve bu konu Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer işgal etmiştir. Bir taraftan toplantıda bu konunun konuşulmadığı söylenirken diğer taraftan da görüşüldüğü, hatta pazarlık yapıldığına ilişkin tenkitler de yapılmıştır.
Beylikova için endişeler
ABD’nin bu konunun 05 Mart 2025’de ABD Temsilciler meclisinin alt komitesinin “Boşluğu kapatmak ve Doğu-Batı arasında Türkiye” başlıklı toplantı tutanağında, Türkiye’deki büyük çaptaki nadir toprak elementi yatağının stratejik bir hedef olarak yer aldığı ifade edilmiştir. Ayrıca daha önce ABD yetkililerin bunu “stratejik hedef” olarak nitelendirdiği, bu boşluğun ABD tarafından kapatılmaması halinde başkaları tarafından doldurulacağı da belirtilmişti.
Bu yaklaşım, Trump’ın buna benzer veya aynı amaçlarla, daha göreve gelmeden ifade ettiği ve geldikten sonra da gündeminde tuttuğu, Grönland’ı ele geçirme, Kanada’yı eyaleti yapma eylemleriyle, Ukrayna’nın savaşta ABD’ye borçlandığını söyleyerek karşılığında Nadir Toprak Elementleri anlaşması yapmaya zorladığı ve yarısı için de anlaştığı durumu hatırlatmakta ve bize bu konuda hassas ve dikkatli davranılması gerektiği sinyali vermektedir.
Trump'ın Afrika, Güney ve Kuzey Amerika ve Ukrayna'daki madenleri de kullanarak Çin'e olan ihtiyacını ortadan kaldırmayı, bunu yapabilmek için de müttefik ülkelerden bu elementleri çıkarmayı ve işlemeyi, karşılığında da daha yakın ticari ilişkiler, güvenlik vaadi ve teknolojik paylaşım yapmayı planladığı söylenebilir.
***
- ABD’nin, Çin’le olan gerginlik, ticaret savaşları ve emperyal düşüncelerle Beylikova’yı mercek altına aldığı anlaşılmaktadır. Hem bu konuda hem de çıkarlarımızı, güvenliğimizi olumsuz etkileyen ve ihtiyaçlarımızdan kaynaklanan ülkemizin hassasiyetlerini ve diğer hassasiyetleri istismar etmeye teşebbüs edebileceği hesaba katılmalıdır.
- Türkiye’nin bu durumları da dikkate alarak zarar görmemek için uyanık bulunması, methiyelere fazla itibar etmemesi, ulusal çıkarlarını daime göz önüne alarak hareket etmesinde özenli olması gerekli görülmektedir.
- Elementlerin çıkarılması ve işlenmesinde aşırı çevre kirliliği yaratma riskinin göz önünde tutulması da önemli bir husustur.
- Maden arama ruhsatı verilen yabancı ülkelerin madenleri çıkarırken çevreye hoyratça zarar verdiği, bunun da yaşam koşullarını ve tarımı da olumsuz etkilediği dikkate alınmalıdır. Kendi şirketlerimizin de buna dikkat etmesi sağlanmalıdır.
- Nadir Toprak Elementlerinin dışa bağımlı olmadan üretilmesini sağlayacak endüstriyel tesisleri kurma sürecini hızlandırmamız, madenlerimize, nadir elementlerimize, tüm doğal kaynaklarımıza ve çevremize, egemenliğimizin, çıkarlarımızın ve yaşam koşullarımızın gereği olarak sahip çıkmamız ve yönetmemiz önem arz etmektedir.