Yaz mevsimi Türkiye için sadece tatil ve deniz demek değil; aynı zamanda büyük bir tehdidi, orman yangınlarını da beraberinde getiriyor. Her yıl binlerce hektar ormanlık alan yanıyor, ekosistemimiz tahrip oluyor, canlılar ölüyor ve en önemlisi geleceğimiz kül oluyor. Artık hep birlikte bu felakete “dur” deme zamanı geldi. Hem de acilen.
Sorun Nerede Başlıyor?
Uzmanlar uzun süredir bir gerçeğin altını çiziyor: Elektrik iletim hatlarının bakımsızlığı ciddi bir risk oluşturuyor. Türkiye Elektrik Kurumu’nun bazı hizmetleri özel şirketlere devretmesiyle birlikte, denetimlerin yeterince yapılmadığı iddiaları oldukça yaygın. Özellikle ormanlık bölgelerden geçen yüksek gerilim hatlarının zamanında bakım görmemesi, yangınların bir numaralı sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.
Ancak sadece teknik eksiklikler değil, insan ihmali de ormanlarımızı yok ediyor. Cam şişe kırıkları, tıpkı bir büyüteç gibi güneş ışığını yansıtarak kuru otları tutuşturabiliyor. Piknik alanlarında söndürülmeden bırakılan mangal kömürleri ya da gelişi güzel atılan sigara izmaritleri her yıl büyük yangınlara neden oluyor.
Kasıtlı Yangınlar: İhanetin Ötesi
En ürkütücü olan ise bazı yangınların bilinçli olarak çıkarıldığı yönündeki iddialar. Turizm tesisi veya maden sahası açmak amacıyla ormanlık alanların yakılması, sadece doğaya değil, ülkeye ihanettir. Bu konuda ciddi ve caydırıcı cezaların uygulanması şart.
Hepimize Düşen Görevler Var
86 milyon vatandaş olarak seferber olmadan bu felaketi durdurmamız mümkün değil. Bu sadece yetkililerin değil, her bireyin sorumluluğudur. Bu mücadelede izlenmesi gereken adımlar şunlardır:
Elektrik iletim hatları özellikle ormanlık bölgelerde sıkı bir şekilde denetlenmeli, riskli bölgelerde altyapı acilen yenilenmelidir.
Piknik alanlarında ateş yakımı sınırlandırılmalı, denetimler artırılmalıdır.
Cam ve şişe atıkları doğaya atanlara ağır cezalar verilmelidir.
Yangına müdahale ekipmanları (uçak, helikopter, arazöz) hem sayı hem de teknik donanım açısından artırılmalıdır.
Bilinçlendirme kampanyaları yıl boyunca devam etmeli, okul çağındaki çocuklardan başlayarak toplumun her kesimine ulaşmalıdır.
Kasıtlı yangın çıkaranlar için yasal yaptırımlar artırılmalı, bu suçlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Yeşil Vatanı Yeniden Yeşertmek
Yangın sonrası yanan alanların tekrar ağaçlandırılması uzun soluklu ama şart olan bir süreçtir. Bu noktada devletin üretme çiftliklerinden sağlanacak fidanlarla geniş çaplı dikim kampanyaları başlatılabilir. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın koordinasyonuyla, askerî destek ve halkın gönüllü katılımı sayesinde Türkiye yeniden yeşil örtüsüne kavuşabilir.
Yanan bir ağacın yerine yenisini dikmek bir umut, bir başlangıçtır. Ama asıl olan, o ağacın yanmasını önlemektir. Unutmayalım ki ormanlarımız ekmeğimiz kadar, suyumuz kadar değerlidir.
Gerekirse kendi bütçemizden kısalım, ama doğamıza bütçe ayıralım.
Son Söz
Bu yazı bir uyarı değil; bir çağrıdır. Doğamızın, çocuklarımızın ve geleceğimizin yanmaması için, hep birlikte harekete geçme zamanı. El ele verirsek, bu yangınları durdurabiliriz. Gözümüz gibi bakmamız gereken ormanlarımızı, korumak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur.
Osman DOST