Mustafa BALBAY


Bitime hazırlık mı?

Bitime hazırlık mı?


22 Ekim 2024’te MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik çağrısıyla başlayan, devamında “terörsüz Türkiye” diye adlandırılan süreçte sonbahar havası hissediliyor.

 

Konuyu gündeme alırken vurguladığımız genel beklentiyi yineleyerek başlayalım. Terörsüz bir Türkiye ve bölge hepimizin ortak özlemi. Daha önceki 11 benzer arayışın hedefi de buydu. Bu kez daha umutvar olmayı sağlayan Bahçeli’nin her şeyiyle sahiplenmesiydi.

 

Terörsüz Türkiye komisyonunun Meclis’in açılmasıyla birlikte daha işlevsel olması, çıkarılması gereken yasalarla ilgili ön alması beklenebilirdi. Öngörümüz o ki Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan bu yılın başından itibaren pek çok taslak üzerinde konuştular. Ancak bunları Türkiye’ye anlatma ortamı yaratılamadı ya da yaratılmadı!

 

***

 

Son bir haftadır yaşananlar, yapılan açıklamalar konunun aktif taraflarının olumsuz bitime hazırlandığını gösteriyor. Daha doğru anlatımla bu olasılığın yüzde 51 olduğu gerçeğinden hareket ediyorlar.

 

DEM Parti tarafı bu yılın başından beri verilen sözlerin tutulmamasından duyduğu rahatsızlığı, son günlerde değişik açıklamalarla hissettiriyor. Bahçeli’nin anadilde eğitim, yerel yönetimler özerkliği, genel af gibi konularda heveslendirici “özel mesajlar” verdiği anlaşılıyor. Bu alanlarda gelişme olmadığı gibi, olacağı yönünde de ışık yok.

 

DEM Parti’nin istemlerini “dürter” gibi dile getirmesi bundan olmalı.

 

MHP yönetiminin, “Süreç biterse biz elimizden gelen her şeyi yaptık” deme zemini oluşturma aşamasına geçtiği görülüyor. “Maksimalist istekler”, “genç cesetler” eleştirisi bunların habercisi.

 

Bid’de böyle Otobid’de!

Otobid.com'a girin, en yüksek teklifi alın.

Otobid

 

AKP sürecin sahibinin MHP olduğunu alttan üstten dillendiriyor. Buna karşın MHP’nin de “Erdoğan’ın Malazgirt ve Meclis konuşması bizde bu ilhamı yarattı” tezini ısıttığı söylenebilir.

 

Sürecin CHP’ye yönelik operasyonlarla at başı gitmesini şöyle yorumlamıştık:

 

İktidar terörsüz ve muhalefetsiz bir Türkiye istiyor!

 

CHP’nin dik duruşu, ön alışı, millette çoğalması bu hesabı bozdu. Ne yapsalar toplumda rıza üretemiyorlar. İktidar bu tür başarısızlıklarda pes etmek yerine inat etmekten yana karar veriyor. Amacı değiştirmiyor, araçları değiştiriyor. Ne olduğunu şu aşamada kestirmek zor ama CHP’yi yıpratmaya yönelik yeni hamleler deneyebilirler.

 

Şu aşamada CHP’nin başlıca gücü kurultay sürecinde, “CHP’de yarılma” havası verecek bir ortamın oluşmaması. Eğer terörsüz Türkiye süreci başarısız olursa iktidar DEM Parti’yi dışlama, CHP’yi “bölücü işbirlikçisi” deme siyasetine geçerse şaşırmayız.

 

***

 

Erdoğan’ın Mısır seferinden sadece “Gazze’ye barış getirme fatihi” gibi bir “başarıyla” döndüğü söylenemez. Trump’ın Erdoğan’a karşı beslediği “güven”, bu yönde kullandığı tanımlar aynı zamanda iç siyasetin de bir parçası.

 

Trump bir bakıma şunları da söylemiş oluyor:

 

- Dışarıda benim isteklerimi yerine getirdikten sonra içeride ne yaparsan yap.

 

- Biz sana, yok demokrasini düzelt, yok insan haklarına özen, yok yargı süreçlerine karışma gibi modası geçmiş şeyler söylemeyiz.

 

 

 

- İçeride duruma hâkim ol, bu bizim için de önemli. Biz, kendi halkını ikna edememiş liderlerle çalışmayı sevmeyiz. Çünkü yakın gelecekte ne olacağı bilinmez. Sen bu dediklerimi yerine getir, ister otoriter ol, ister baskıcı, önemli değil.

 

Bütün bunların ardından şu gerçekle noktayı koyalım:

 

Türkiye gibi her şeye karşın seçimli ülkelerde dış destek tek başına iktidarları ayakta tutmaya yetmez.